Bora Aydinlik NXGN 07/30/2021Goal.com

Michael Laudrup’un yeniden ortaya çıkışı: Bora Aydınlık


ÖZEL | Emre Sarıkuş @ the_emres


“Fiziksel boyutun ve hız veya güç testlerinin bir futbolcunun hüneriyle bir ilgisi olduğuna inananlar fena halde yanılıyorlar. Futbolda yetenek, biçimden çok daha önemlidir ve birçok durumda beceri, kısıtlamaları meziyetlere çevirme sanatıdır.”  Eduardo Galeano

Bora Aydınlık 2005, Birleşik Devletler doğumlu… 3 yaşındayken atletik gelişimi ve esnekliği için babası karateye yazdırıyor. 5 yaşında, yaşadıkları Dubai’de, Barcelona’nın futbol okuluna gidiyor. O dönem futbolu bir türlü sevmiyor. İstanbul’a döndüklerinde yazıldığı okulun geniş öğle aralarında arkadaşlarıyla futbol oynuyor. Oyunun kendiliğinden hali, doğal hali orada yakalıyor Bora’yı. Nedensiz bir oyun, sadece keyif almak için oynanan türden, yaş 6…  Goal Türkiye, Bora Aydınlık ve babası Arkın Aydınlık ile konuştu.

 “Barcelona futbol okulunda iyiydim ama beni tatmin etmiyordu. İstanbul’da futbolu daha çok sevdim, çünkü bir sosyalleşme aracıydı.”

7’sinde Fenerbahçe futbol okuluna kaydoluyor Bora; bu kez futbolu seviyor. Yeteneği fark edilince 6 ay sonra alt yapıya çağırıyorlar.  Kendisinden 2 yaş büyüklerle idmana çıkmaya ilk o zaman başlıyor. Altyapıda 2 gün idman yapılıyorsa o, haftada 5 gün yapıyordu. Babası Arkın Bey’in üzerinde çok emeği var. “Ayak içi duvara pas çalıştırdım. Bıkana dek çalışıyorduk.”

Yaklaşık 4 sene boyunca özel hocayla idmanlar, ince fiziğinin gelişmesi için 2 sene gidilen yüzme antrenmanları… Babası Bora’yı özenle geliştirmiş, eksikleri üzerinde iki arkadaş gibi çalışmışlar. “Babamın hakkını hiçbir zaman ödeyemem. Top sektirme, pas, fiziksel gelişim, hatta düşmeyi öğrenme… Hepsinde emeği vardır”

Düşmeyi öğrenme kısmı önemli, çünkü Arkın Bey, Bora’yı kötü düştüğü bir pozisyon sonrası elinin kırılması üzerine düşmeyi öğrenebilmesi için aikido kursuna yollamış. “İki elini de kırdı üçer ay arayla... Sonra pandemiden önceki 1,5 sene önce büyüme ağrılarıyla uğraştı. Doğru düzgün oynayamadı. Hatta pandemi de araya girince neredeyse 2 sene oynamadı.”

“U13’e başladığımdan beri bacaklarımda ağrılarım vardı ama çok değildi. Sene sonuna doğru arttı. U14’teyken nüksetti. 1 ay dinlendim, fizik tedavi gördüm, geçti. Koşuyu etkiliyor, konsantrasyonu etkiliyor... Maçlarda ağrım olunca çıkıyordum, düzenli oynayamamıştım. U10’dan beri kaptandım, U14’ten sonra oynayamadığım için kaptanlığım da gitmişti üstelik... Pandemi de eklenince belki uzun süre düzenli oynayamadım ama ağrılarım geçmişti. Dinlendim ve güçlendim. Sonrasında çok iyi döndüm.”

Pandeminin faydasını gören çok az sayıdaki altyapı oyuncularından biri Bora… Arkın Bey’in ifadesine göre yaşadığı o zor dönemlerde dilinden düşmeyen tek bir soru varmış: “Ben ne zaman sahalara döneceğim?”

“Güçlü bir karakterim var. Üst yaş gruplarıyla oynamak beni zorlamadı. Ezildiğim zamanlar oldu ama yılmadım hiç… Rekabeti ve çalışmayı seviyorum. Çalışma azmimi gece yarılarına dek çalışan annemden, iş sevgisini de babamdan aldığımı söyleyebilirim.”

Bora’nın cümlelerindeki olgunluk sahaya fazlasıyla yansımış durumda. Üst bilinç düzeyi devamlılığını ve oyun aklını günden güne geliştiriyor. Pandeminin bitimiyle U16’dan U19’a gerçekleştirdiği sıçrama bu yüzden tesadüf değil…

“Sadece antrenman yapmaya odaklanmıştım. Pandemi sürecinde günde çift idman yaptım. Her gün minyatür kale oynamaya çalıştım. Kasım ya da Aralık’tı, U16 idmanlarını başlattılar. 1 ay idman yaptık. Orada herkesten daha iyi olduğumu gördüm.”

Bora, Nisan ayında U16 Milli Takım kampına gidiyor ve Beşiktaş U19 takımına karşı yaptıkları hazırlık maçında dikkat çekiyor. Haziran ayında Fenerbahçe’nin U19 kadrosuna dahil oluyor ve hatta Antalyaspor deplasmanında 54 dakika forma giyiyor. Ligin normal sezonu bitince yeniden U16 milli takım kampına gidiyor ve dönüşte takımıyla 2-3 idmana çıkıp U19 play off’larına katılıyor. Bora’nın hikayesinin zirve yaptığı nokta belki de burası... Kendisinden büyük oyunculara karşı oynamasına rağmen, tribündeki birçok insanı oyunuyla kendisine hayran bırakarak 3 maçta 4 gole doğrudan etki ediyor (3 gol, 1 asist) ve kendisini ilk kez izleyen birçok yerli ve yabancı scout’un da dikkatini çekiyor. “Her zaman kendimden büyüklerle ve kendimden büyüklere karşı oynadım. Bu nedenle uyum sorunu çekmedim”

Bora yalnızca fiziksel zorluklara değil, taktiksel açıdan da farklı seçeneklere uyum sağlayan bir oyuncu. Küçük yaşlardan itibaren birçok farklı pozisyonda oynamış. Merkez orta saha, sol kanat, santrfor, forvet arkası… Ama onu en çok mutlu eden, sol kanatta serbest bir oyun kurucu gibi oynamak…

Bora gerçekten de çizgiyi boylamasına kullanan klasik bir kanat oyuncusu değil. Taç çizgisine sırtını veren, sol iç koridorlara ve merkeze hareket eden, dribling ve adam eksiltme becerisi çok gelişmiş bir oyun kurucu-kanat… Tıpkı Michael Laudrup gibi… Yüksek top hakimiyeti sayesinde baskı yediğinde dahi top kaybı yapmadan sahaya hükmediyor. Soğukkanlı ve özgüvenli... Kolay gelişim gösteriyor, değişimlere kolay adapte oluyor ve çalışmayı seviyor. Sahip olduğu beceriler ve kısa zamanda ivme kazanan gelişmi, yakın bir gelecekte büyük bir yıldıza dönüşeceğinin göstergesi... Bora, bu sıralar Eden Hazard ve Lionel Messi videolarından ‘sahte 9’ oynamayı öğreniyor.

Futbol giderek mekanikleşiyor ve kaybetmeme refleksi en yetenekli oyuncuları bile sıradanlaştırıyor. Yani topu ayağına aldığı anda, pozisyonu bir şekilde gol ya da gol pası olarak sonuçlandırma ihtimali yüksek olan, yetenekli oyuncuların sayısı giderek azalıyor. Bora bu yüzden çok kıymetli. Çünkü Galeano’nun tanımladığı gibi, kısıtlamaları meziyetlere dönüştürme becerisine sahip özel bir yetenek…

Reklam