Paxten Aaronson NXGN GFXGOAL

Paxten Aaronson: ABD milli takımının yıldızı olan ağabeyinin izinden zirveye yürüyor

Aaronson ailesinin evinde bir Noel günü ve genç Paxten Aaronson ağabeyi Brenden ile kapışıyor. Tatil olsun ya da olmasın, ikili hep rekabet halinde. Bu kez seçtikleri oyun futbol. Ailenin geri kalanı üst katta akşam yemeği için hazırlık yaparken, bodrumdaki mücadele kızışıyor.

Paxten ve Brenden'in karşılıklı golleriyle ilerleyen oyunda son gülen Aaronson ailesinin en genç üyesi oluyor. Paxten'ın şutu Brenden'a çarpıp ağlara gidiyor ve beraberlik bozuluyor.

Brenden haliyle genç kardeşine yenilmeyi hazmedemiyor. Paxten şöyle anlatıyor:

Haberin devamı aşağıda

"Noel yemeği için yukarı çıktığımızda o kadar kızgındı ki, topa vurup lambayı kırdı. Babam ve annem çok sinirlenmişti, çünkü Noel'deydik."

"Mutlu vakit geçirmemiz gereken bir gündü, ama o bana kaybettiği için yemek bitene kadar surat astı."

"Aramızdaki rekabet hep çok yoğundu. Yumruk yumruğa birbirimize girmezdik, ama güreştiğimiz olurdu."

"Tüm sporlarda böyleydik, masa tenisini çok ciddiye alıyorduk. Tatillerde masa tenisi oynadığımızda kazanıp onu çıldırtırdım."

"Beni bir kez yendiğinde raketi fırlattım ve yüzüne geldi!"

Brenden bodrum katındaki o acı verici yenilgiden bu yana çok yol kat etti. ABD milli takımının yıldızlarından biri olan 21 yaşındaki oyuncu kısa süre önce 25 milyon sterlin karşılığında Leeds United'a transfer oldu ve Premier Lig hayalini gerçeğe dönüştürdü.

Fakat Aaronson ailesinin ses getiren tek üyesi o değil. 18 yaşındaki Paxten ağabeyinin gölgesinden çıkıp kendi hikayesini yazmaya hazırlanıyor.

Genç futbolcu 2022 CONCACAF U20 Şampiyonası'nda çıktığı yedi maçta yedi gol attı.

Bu gollerin beşi eleme turlarında geldi. Aaronson, ABD'nin Dominik Cumhuriyeti'ni 6-0 yendiği finalde iki gol kaydetti.

Bu sonuçla ABD, U20 Dünya Kupası ve Olimpiyat vizesi alırken, Aaronson hem Altın Top, hem Altın Ayakkabı ödülünün sahibi oldu.

"Ödüllerim hala kargoda. Çok ağır oldukları için uçakta yanıma almama izin vermediler, ben de ekstra bagaj hakkı için para ödemek istemedim. Onları evime gönderecekler, umarım tek parça halinde gelirler."

Turnuvada yıldızlaşan dört Philadelphia Union oyuncusundan biri olan Aaronson gerçek anlamda patlama yaptı.

Quinn Sullivan, Jack McGlynn, Brandan Craig ve Aaronson'dan oluşan dörtlü toplam 15 gol attı.

Bu, Aaronson'ın uluslararası sahnedeki ilk büyük performansıydı, ama uzun süredir böyle bir çıkışın sinyallerini veriyordu.

Masa tenisindeki ateşli rekabete rağmen, Aaronson ailesinde bir numara daima futboldu.

Her haftasonu Premier Lig için TV başına geçen küçük Aaronson kısa sürede Liverpool taraftarı oldu.

Ama idolleri Anfield ile sınırlı değildi. Steven Gerrard'ın yanı sıra Mesut Özil, Santi Cazorla ve Luka Modric'e de hayrandı.

Gerçek bir 10 numara olan ve Amerikan futbolunun en iyi genç oyun kurucularından birine dönüşen Aaronson'ın oyununda favori futbolcularından izlere rastlamak mümkün.

Küçüklüğünde basketbol, beyzbol ve lakros da oynayan ve fırsat bulduğu ölçüde tüm sporları deneyen Aaronson, her defasında futbola geri döndü.

Basketbol ve futbol antrenmanları çakıştığında tercih belliydi. Antrenmanların dışında ise sürekli ağabeyiyle rekabet halindeydi.

"Babam beni futbolla küçük yaşta tanıştırdı. Ağabeyimle birlikte çalışmak bana çok yardımcı oldu. Asıl mesele oyundan keyif almak ve yalnız kalmamaktı."

"Bazen tek başına antrenman yapmak sıkıcı olabiliyor, yanınızda fikir alışverişi yapacak ve beraber çalışacak birinin olması güzel."

Aaronson kariyerine tıpkı ağabeyi gibi Union'ın YSC Akademisi'nde başladı ve kulübün üst düzey altyapı sisteminde adım adım yükseldi.

2020'de rezerv takımda oynayan Aaronson, o yıl Ağustos ayında profesyonel sözleşme imzaladı ve 2021'de A takımla ilk maçına çıktı.

O tarihten bu yana Philadelphia'daki herkesin ona neden bu kadar güvendiğini gösteriyor. Kariyerinde ilk 11 çıktığı ilk maçta MLS'te Haftanın Golü'nü attı ve ilk sezonunu üç golle tamamladı.

Ağabeyiyle kıyaslanması elbette uzun sürmedi.

İki kardeş hem görünüş, hem de oyun olarak birbirine benziyor. Top ayaklarındayken müthiş bir yeteneğe sahipler ve bodrum katındaki maçlardan miras kalan, bitmek bilmeyen bir enerjiyle oynuyorlar.

Yine de arada farklar da var.

Brenden genelde kanatta ya da 8 numarada oynarken, Paxten net bir 10 numara. Daha yumuşak bileklere sahip olan Paxten ağabeyinin 18 yaşındaki haline oranla biraz daha ileride.

Bunda küçük kardeşin ağabeyinin hatalarını görüp bunlardan ders çıkarmasının rolü büyül.

"Ağabeyim ligde oynamaya başladığında ceza sahasında şut imkanı bulmakta ve net pozisyonlara girmekte zorlanmıştı. Bu yüzden babam ceza sahası içine yoğunlaşmamın önemli olduğunu düşündü."

"Ağabeyimin zorluk yaşadığını görmüştü ve bana 'Pekala, ağabeyin sıkıntı çekiyor, seninle bu konuya çalışmalıyız' dedi."

"O yaz sadece son vuruş çalıştık. Babam epey araştırma yapmıştı. Özgüvenimizi arttırmak için yaklaşık bir saat sadece son vuruş yapıyorduk."

"Bu sayede tekniğimi kusursuzlaştırdım, şutumu hızlı çıkarmayı öğrendim ve onun önüne geçtim."

"Onun yaşadığı zorluk bana bir armağan oldu. Bunu kendi oyunumu geliştirmek için kullandım."

Elbette Aaronson'ın tek yaptığı ağabeyini izlemek değildi. Büyüme çağında fiziksel dezavantajla nasıl baş edeceğini de öğrenmesi gerekti.

"Her zaman sahadaki en ufak tefek kişi bendim. Formalar bana hep büyük gelirdi. Üstümde çuval gibi duruyorlardı."

"Beni kolayca itip kakabiliyorlardı, bu yüzden tekniğimi, top kontrolümü geliştirip savunmacıları belirli bir mesafede tutmayı öğrendim."

"Etrafta koşturup rakipleri devirebilen bir çocuk değildim, ama topa ulaşma konusunda çok hızlıydım. Kendi kontrolümde olan faktörlere odaklandım. Babam her zaman 'Büyüdüğünde senin de sıran gelecek, çok daha iyi olacaksın' derdi."

Vakit geldi. 1.75 boyundaki Aaronson MLS'te kendini göstermeye başladı.

ABD U20 mesaisi nedeniyle bu sezon Doğu Konferansı'nın zirvesinde yer alan Union'da fazla oynayamadı, ama takım playoff'ta ondan katkı bekliyor.

"Philadelphia Union'da bir kupa kazanmak istiyorum, çünkü burası yetiştiğim kulüp. Bu şehirde, bu kulüpte bir kupa kaldırabilmek çok anlamlı olacak."

Altyapısından yetiştiği kulüpte daha ne kadar kalacak bilinmez. Ağabeyinin eski takımı Red Bull Salzburg'un adı şimdiden Aaronson ile anılıyor. Ama onu yakından izleyen tek kulüp Salzburg değil.

Aaronson kardeşleri gelecekte milli takımda birlikte izlememiz de olası.

Kim bilir, belki kulüp kariyerlerinin devamında birbirlerine rakip bile olabilirler. Eğer bu gerçekleşirse umalım ki kavgasız, kimsenin kimseye raket fırlatmadığı bir karşılaşma olsun.

Açık olan bir şey var ki; Paxten'ın amacı yeni Brenden olmak, ağabeyinin izinden gitmek veya soyadı yüzünden omzuna yüklenen beklentileri aşmaya çalışmak değil.

"Hiç bu şekilde düşünmedim, çünkü o kardeşim ve aramızda çok iyi bir bağ var."

"Onun benden daha iyi olmasını asla sorun etmem. Başarısı beni her zaman mutlu eder. Yaptıkları beni sevindiriyor."

"Bu tip şeyleri bir kenara bırakma konusunda iyi iş çıkardığımı düşünüyorum. Ağabeyim de aynısını yapıyor."

"Babamın bize öğrettiği gibi, bunları bir kenara bırakıp kendinize odaklanın. Nihayetinde bu sizin kariyeriniz."

Reklam