ÖZEL RÖPORTAJ | Doğa Başak Öztürk
Futbolseverlerin; bu dünyaya gözlerini açtığında, anne babası ve yakın çevresinden sonra sevmeyi seçtiği ilk şeyin; şu an belki de bu yaşında hâlâ onu heyecanlandırabilen, sevindirebilen ve üzebilen takımları olduğu bir gerçek.
Pek çoğumuzun çocukluk anılarına sirayet etmiş olan bu taraftarlık yolculuğu, kimimiz için artık bir kimlik haline gelirken kimimiz için hayatını kazanacağı meslek oluyor.
Taraftar olmayı aynı yaşlarda öğrenmiş küçük erkek çocuklarının hikâyesi bilinirken, taraftarlığı aynı yaşlarda öğrenmiş kız çocuklarının hikâyesi ise bilinmiyor. Futbolu sadece okulda teneffüs aralarında erkeklerin oynadığı bir oyun olarak bilen bir kız çocuğu nasıl oluyor da futbolu sevebiliyor? Bir kız çocuğu nasıl oluyor da sadece erkeklere ait olduğuna inanılan bir spor dalının peşinden koşturabiliyor?
O çocuklukları, tribün kültürünün önemli parçalarından biri olan taraftar bestelerinde duyuyoruz, kulüplerimizin yeni sezon için hazırladığı videolarda o çocukları görüyoruz. Babasıyla maç izlemeye gelmiş, o kulübün doğuştan bir taraftarı olarak isimlendirilmiş, üzerinde takımının armasını taşıyan çocukları görüyoruz. Maçlarda renkli kareler yakalamak için tribünden bazen fotoğrafını çekiyoruz ama o maçlara gelen kız çocuklarının ileriki yıllardaki futbolla olan hikâyelerini hiç de konuşmuyoruz.
Gelecek maç
Hâlbuki; aranızda bugün kız çocuğu sahibi olsa, ona bir baba olarak öğreteceği ilk şeyin takımı olacağını bildiğimiz erkekler olduğuna eminiz.
Sadece bir taraftar olarak bile bazı gruplardan ötekileştirilebilen kadınların bir üst basamağı, kadın futbolcular ve onların yaşadıkları; zira bu sene Kadınlar Avrupa Şampiyonası’nın galibi olan İngiltere bugün coşkuyla kutlanıp tebrik edilirken, İngiltere’de daha önce 50 sene boyunca kadın futbolu yasaktı.
Bugün o kupayı kazanmış tüm kadın oyuncuların, küçük bir kız çocuğuyken önce bir taraftar olarak bu hayata başladığını biliyoruz. Peki bugün Avrupa Kadınlar Şampiyonası finalini izlemiş 87 bin 192 insanın büyüklerine, seneler önce futbolu yasaklatan fikirler nereden geliyordu?
Tenis, voleybol gibi sporlarda kadınların önünün daha açık olduğu ve bu sporların kadınlara daha uygun olduğu fikri hakimken, futbolda neden aynı şey geçerli değildi?
Ada Hegenberg’e Ballon d’Or ödülünü aldıktan sonra ‘twerk yapıyor musun?’ sorusunu sorduran zihniyet nereden kaynaklanıyordu? Ballon d’Or sahibi bir futbolcu olmanın bile cinsiyetçiliği yıkamadığı bir dünyada bir gün futbolcu olma hayalleri kuran kız çocuklarına kim destek verebilir?
Ya da bunun için illâ aramızda bu desteğe değecek bir bağ mı kurulması gerek? Aralık 2021’de oynanan Fenerbahçe ve Galatasaray’ın kadın futbol takımları arasındaki maçı hepimiz hatırlıyoruz. 7-0 Fenerbahçe galibiyetiyle sonlanan karşılaşma sosyal medyada oldukça yer bulmuş ve konuşulmuştu. Konuşulmasının sebebi belki de o günün öznesini kadınlardan çok kulüplerimiz olarak kabul etmemizdi.
Hiç ilgilenmediği bir spor dalı için de ‘hiç değilse benim takımım kazansın’ fikriyle kulübünü destekleyecek olan taraftarlar olduğuna eminim. O zaman belki de kadın futboluna şu güne kadar verilmiş küçük desteklerin sebebi de sahada kadınlardan ziyade takımlarımızın armasını görmemizdi.
Bu sene Euro 2022’de İngiltere’nin kazandığı zafer belki de bazılarımızın aklına bir kadın futbol takımının zaferinden çok sadece İngiltere’nin zaferi olarak kazındı. Hâl böyleyse o zaman en azından büyük kulüpler bu işe el atmalı, çünkü bu hayal uğruna desteklenmeyi hak eden binlerce kız çocuğu ve kulübünün bu alanda çalışmalar yaptığını görmek isteyen binlerce taraftar var.
Geçtiğimiz yıllarda özellikle sosyal medyada ve dünyada çok ses getiren #HerGameToo etiketini hatırlıyoruz. Bu etiket bugün maçlarda gördüğümüz kız çocuklarından, sahalarda gördüğümüz yıldız futbolculara, spor medyasındaki kadın gazetecilere kadar hepimizi anlatıyor.
Gençlerbirliği, bu kız çocuklarını fark eden ve Türk futboluna bu oyuncuları kazandırmaya çalışan kulüplerden biri. Bir dönem kadınlar futbolunda Kulüpler Birliği başkanlığı yapmış olan Erdem Göktürk, GOAL Türkiye’ye Gençlerbirliği’nin Kadın Futbol Altyapı Programını, kadın futboluyla nasıl ilgilenmeye başladığını ve bu süreçte görme fırsatı bulduğu futbol hayalleri kuran küçük kız çocuklarını anlattı.
Ve UEFA’nın, Türkiye’nin kadın futbolundaki potansiyeline inandığının altını çizdi.
Kadın futboluyla ilgilenmeniz nasıl başladı? Türkiye’de kadın futbolunun gelişmesi için verdiğiniz desteğin ana ilhamı nedir?
Kadın futbolu ile ilk kez 2012'de tanıştım. O dönemde, Adapazarı'nda gittiğim Türkiye şampiyonası finallerinde, küçük kız çocuklarının, topun ardından nasıl hırsla ve neşeyle koştuklarına şahit olmuştum. Türkiye'nin kalkınmasının yetişmiş bir kadın nüfusuna ve kadınlara toplumsal hayatta eşit fırsatlar tanımasına bağlı olduğuna inanıyorum. Erkek egemen bir kimliği olan futbolda kadınların ve kız çocuklarının yer almasının, sporun ötesinde, toplumsal bir değeri olduğunu düşünüyorum. Sporun sağlık, eğitim, sosyal alanda yarattığı faydalar ve ekonomik değerler ölçüldüğünde, toplum için çok önemli bir kalkınma aracı olduğu zaten görülüyor. Bu yüzden de, spora dair aldığım tüm görevlerde, toplumsal faydayı göz önünde tuttum. Mahallemin takımı olan Dudulluspor'da başlayan bir minik takım çalışmasına destek olarak içine girdim kadın futbolunun. 10'dan fazla Dudullu kızını altyapı milli takımlarına kazandırdığımız, Dudulluspor'un daha sonra Süper Lig'e kadar yürüdüğü bir süreçti. Bir süre Kadın Futbol Kulüpleri birlik başkanlığı da yaptığım bu dönemde, özellikle kız çocuklarının futbol oynama hakkı için önemli çalışmalar yaptığımı düşünüyorum. Oturduğum mahallenin takımından, büyüdüğüm mahallenin takımı olan Gençlerbirliği'ne de bu perspektif ile geldim.
Dünyada kadın futbolu açısından olumlu değişimler yaşanıyor. Geçtiğimiz günlerde Kadınlar Avrupa Şampiyonası’nda İngiltere’nin şampiyonluğu sonrasında gelen olumlu tepkiler bunun güzel örneklerinden biri. Sizce Türkiye’de kadın futbolu ne durumda?
UEFA 2019 yılında duyurduğu Kadın Futbol Stratejisi'nin uygulamasını, büyük bir enerji ile yapıyor. Hem katılım açısından, hem ekonomi, hem de kadınların futbol oynamasına dair algıyı değiştirmek için çok ciddi bir program uyguluyorlar. Türk kadın futbolu da, tarihi boyunca hep Avrupa dinamiklerini takip ederek ilerlemiş. Ne yazık ki, iç dinamiklerini oluşturamadığı için, hep bir adım geride kalmış. Avrupa'nın marka kulüpleri kadın futboluna çekmek ve finansal gücü artırmak konusunda yaptığı hamlelere benzer şekilde, Türkiye de kendi marka kulüplerinden bazılarını kadın futboluna en üst ligden aldı. Ancak gerek oyuncu havuzunun darlığı, gerekse etkin bir lig yönetim yapısının kurulmasındaki eksikler nedeniyle, henüz ilk sezonun ardından bir marka kulüp kadın futbol şubesini kapattı. Bir diğerinin de kapatacağı konuşuluyor. İhtiyaç duyulan oyuncu havuzunun yetişmesi konusunda uygulamalar ise, ne yazık ki yeterli olamıyor. Örneğin, geçtiğimiz sezonda altyapı şampiyonaları oynatılamadı. Oysa, küçük yaşta yeterince maç oynayan, sağlam temeller üzerinde gelişen bir oyuncu havuzu gerekiyor yeni dönemde. Bunu yapmak için de, kadın futbolunun Federasyon bünyesinde ayrı bir yapılanmaya alınması, Yönetim Kurulu'nda doğrudan temsili elzem. Çok yıllık bir strateji, etkin bir uygulama planı ve doğru bir yapılanma olmadan, yapılan faaliyetlerin 29 yaşındaki ligde bir gelişim sağlaması mümkün olmayacak.
GençlerbirliğiGençlerbirliği Kadın Futbol Programı hakkında bilgi verir misiniz?
Gençlerbirliği özel bir yer. Türk futboluna yetiştirici kavramını getirmiş, yüz yıllık bir kulüp. Çok değerli bir taraftar kitlesi var. Herhalde kadınların futbol oynaması açısından Türkiye'deki en uygun kimliklerden bir tanesidir. Zaten kulüp bünyesinde çok kolaylıkla yer buldu kadın futbolu.
Biz programı kalıcı ve özgün bir program olması için tasarladık. Yetişmiş oyuncuları transfer edip, en yukarıdan liglere katılmanın ötesinde, önceliği altyapıya ve kendi yetiştireceğimiz oyunculara verdik. Etlik Hasan Polat Tesisimizi kadın futbol merkezi haline getirdik. Lige de, kendi oyuncularımızın yetişmesinde bir tecrübe basamağı olarak bakıyoruz. Amacımız Türk futboluna, ve hatta Avrupa'nın önde gelen liglerine, kırmızı kara forma giyerek futbol ile tanışmış sporcular kazandırabilmek. Bunu yaparken de, Türk insanının fiziksel ve kültürel özelliklerini göz önüne alan bir oyun geliştirmeyi, farklı bir Gençlerbirliği kadın futbol ekolü yaratmayı istiyoruz. Yurtdışından gelen uzmanların, "bir Gençlerbirliği'ne de uğrayalım, bakalım yeni neler var" diyecekleri, yenilikçi bir program oluşturmak amacındayız.
Çalışmaların yoğun olarak başladığı Ocak ayından beri, çok güzel yol katettik. Çeşitli yaş gruplarındaki toplam sporcu sayımız yetmişe yaklaştı. Oynadığımız hazırlık maçlarında, tecrübeli rakipler karşısında sporcularımızın oyunları bizi daha da motive etti. Sadece yedi aylık bir programız. Çok yolumuz var, ama inandığımız hedefe doğru her gün biraz daha yol alıyoruz.
Futbola ilgi duyan ve ileride futbolcu olmak isteyen kız çocukları nasıl desteklenebilir? Çocuklar bu konuda yaşadıkları aile baskısı ve çevresel faktörlerin üstesinden nasıl gelebilir?
Spora erişim konusunda futbola özel bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Hatta futbol, izleme düzeyindeki fanatizm nedeni ile bazı diğer sporlardan daha şanslı. Genel olarak değerlendirildiğinde, aileler kız çocuklarını spora yönlendirirken iki konu çok öne çıkıyor. Birincisi eve yakınlık, ikincisi ise spor yapılacak olan kulüp ve tesise, antrenöre duyulan güven. Her iki konu da kulüplerin sayısal ve kalite olarak artışı ile ilgili. Bu da doğru bir strateji ve planlama ile mümkün. Voleybol bunu yapabildiyse, futbol da yapabilir. Kadın futboluna, yönetim olarak, hak ettiği özenin gösterilmesi bunun için yeterli olacaktır.
Türkiye’de sizce kadın futbolu bir gün istenen noktaya gelebilir mi? Futbolun sadece erkekler için olduğu algısı günümüzde aşınmış olsa da hala tam olarak yok olmuş değil. Bunu tamamen değiştirmek için neler yapabiliriz?
Türkiye'nin potansiyeline UEFA inanıyor. Hem genç nüfus, hem de futbola olan ilgi nedeni ile ülkemizi kadın futbolu için öncelikli görüyor. Biz de gerekenleri yaparsak, bugün hayal ettiğimiz noktadan daha da ilerisine gidebiliriz. Mucize bir formüle gerek yok. Denenmiş ve başarılı olmuş yöntemler var. Bugün UEFA web sitesine gittiğinizde, ülkelerin başarı örnekleri ve başarıya giden yolun haritasına kolaylıkla erişebiliyorsunuz.
Erkek algısına gelince; günümüzün endüstrileşmiş oyunu yüksek düzeyde fiziksel rekabet içeriyor. Kadınların ilk aşamada dezavantajlı gözüktüğü bir alan. Ancak kadın futbolu kendine ait güzellikler barındırıyor. Tekniğin öne çıktığı, oyun planlarının izleyene daha yakın olduğu, her şeyin yanında erkeklerde kaybedilmiş pek çok değeri hala içinde barındıran bir futbol bu. UEFA'nın odağı ile oyun kalitesi ciddi olarak yükseldi. İkon oyuncular ortaya çıkmaya başladı. Tüm iletişim olanakları kadın futbolu için kullanılıyor. Bunlar göz önüne alındığında, kadın futbolunun erkek algısını yıkmakta zorlanmayacağını düşünüyorum. Tek önemi detay, bunlar gerçekleşirken, erkek futbolunda yapılan hataların kadın futbolunda yinelenmesinin önüne nasıl geçileceği.
Sizce neden futbol sadece bir erkek oyunu değildir?
Boks veya satranç neden sadece erkek oyunu değil, astronot veya mühendis olmak neden sadece erkek mesleği değilse, aynı sebeplerle futbol da sadece bir erkek oyunu değil.
Bu sezon Süper Lig’e daha fazla kadın taraftar çekmek için organize edilen maç öncesi konserleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce şu ana kadar gördüğünüz kadın futbolcuların, kız çocuklarının futbol sevgisi bu sezonki konserler gibi ‘eğlence’ amaçlı mı başlamıştı? Kadınları işin sadece eğlence kısmıyla ilgilenen insanlar olarak gören bu zihniyeti nasıl değiştirebiliriz?
Kadın futbolu, tarihi boyunca gösteri amaçlı etkinlikler ve sportif etkinlikler arasında gidip gelmiş. Türkiye'de de Dostlukspor'un Anadolu maçlarından, Dinarsu'nun halı saha açılışlarına kadar gösteri amaçlı pek çok etkinlik gerçekleşmişti. Ancak geldiğimiz noktada, kız çocuklarının futbola ilgisinin gösteri ve eğlencenin çok ötesinde olduğunu söylemek gerek. Herhangi bir kulübün antrenmanına, herhangi bir kadın futbol maçına gittiğinizde, oyunun düzeyinden bağımsız olarak, bir spor müsabakasında olduğunuzu fark edeceksiniz.
Gençlerbirliği’nin kadın futbolu konusunda ileriki zamanlarda farklı çalışmaları da olacak mı?
Gençlerbirliği olarak kadınların ve kız çocuklarının spora erişimlerini, kulübün Ankara halkı ile bütünleşebilmesinin araçlarından birisi olarak görüyoruz. Geçtiğimiz Mart ayında, Taş Mektep oluşumu tarafından yapılan Gençlerbirliği Topluma Erişim Çalıştayı’nın sonuçlarından birisi de bu. Bu amaçla çeşitli projeler geliştireceğiz. Oluşturduğumuz bir projemizi UEFA Vakfı'na sunduk. Devamı gelecek. Ankara'da futbol oynamak isteyen her kız çocuğuna, kırmızı kara forma ile sahaya çıkma şansı vereceğiz.
Son olarak, sizce kulüplerin bu konuda başka nasıl çalışmalar yapması gerekiyor? Futbolcu olmak isteyen herhangi bir kız çocuğunun, futbolcu olmak isteyen herhangi bir erkek çocuğu ile eşit şartlarda futbol hayatına başlaması için başka neler yapılabilir?
Kulüplerin farklı yapmaları gereken konular da, aslında Federasyon'a benzer. Öncelikle kız çocuklarına futbol oynatmaya dair bir vizyon geliştirmeleri, yönetim kurullarında bu konunun doğru düzeyde ve doğru kişilerce temsilini sağlamaları gerekiyor. Güvenli spor olanakları sağlanması önemli. Ancak bu konunun, kız veya erkek ayrımı olmadan tüm çocuklar için zaten sağlanması gerekiyor. Bunları ötesinde, finansal güçleri ölçüsünde, bölgelerindeki kız çocuklarına bir hizmet yaptıklarını hatırlamaları çok önemli. Çocuğu odağa koyduktan sonra, eğer doğru bir vizyon ve yönetim de kurulabildiyse, tek yapmaları gereken arkalarına yaslanmak ve çocukların futbol oynamalarını seyretmek. Federasyon tarafında ise, bu yerelleştirme hareketini destekleyecek çözümler yaratılması, hızlı bir gelişimin önünü açacaktır.